Kaçırdığım Nokta Nedir ?

Oyunlar. Bu kadar emek. Oyun piyasası. Milyar dolarlar. Büyüye kapılmış insanlar. Milyonlarca saat kayıp.

Aslında bu yazıyı ilk başta yazmalıydım. Bu yazıda ki amacım niçin oyunların bu kadar umursandığı!

Oyun piyasası dünya çapında en çok paranın döndüğü ve zaman harcanılan ilk 3 sektörün arasında. Peki neden? Aslında cevap basit. Sizsiniz. Biziz.
Bilmiyorum hiç düşündünüz mü ama piyasaya çıkan oyunların %40 ı savaş %27 si korku % 20 si bilim kurgu üzerine. Sanırım bir ipucu vermiş oldum. Evet insan her zaman içinde gizli bir kahraman bulundurur. Aslında günü kurtarmak bile çoğunu kahraman yapar ama düşlenen ve bize yıllardır filmlerden empoze edilen bir gerçek vardır. Günü kurtarmaktan çok daha fazlası şehri, ülkeyi, dünyayı hatta evreni kurtarmak.

Bu bazen bir savaşa katılarak, bazen uzaylı istilasını önleyerek bazen de istila ederek gerçekleşir. Ama hepsinde ki ortak nokta kahraman olmaktır. Hiç bir oyunda çok küçük bir rol üstlenerek oyunu bitiremezsiniz. Oyun başlarken mutfakçı olan siz oyun sonunda bir bakmışsınız ulus çökerten bir manyak.

Oyunlar aslında bize gerçekte pek olamadığımız kahramanları yaşama şansı verir. Artık istediğimizi korkmadan yapabilir, sağa sola korku salabiliriz. Bunun içindir ki bütün oyunlarda gerçek yaşam kalitesi aranır sürekli. Aslında oyunların amacı bizi eğlendirmekse niçin sürekli daha gerçeğe yakın, gerçek dünyayı yansıtmalarını isteriz. Çünkü gerçekte olamadığımız karakterlere bürünürüz burada tıpkı etkili bir film izledikten sonra o filmde ki karakteri kendimizle eşleştirmemiz gibi. Oyunun başına geçtiğimizde karakteri bizmişçesine yönetiriz. Bu belki de bize gerçekleri unutturup büyülü bir dünyanın kapısını açar. Günlük sıkıntılarımızı aşmamıza yardım eder. Gerçek yaşamda içimizde yaşayan kahramanı açığa vurur. Hayat alır, hayat verir.

Aslında bu kadar karışık mı sadece eğlence için oynuyorum bunlarla ne alakası var diyebilirsiniz. Ama bir düşünün. Eğlence için dünyada 4.23423523235234 neden varken, çıkıp arkadaşlarınızla eğlenebilecekken neden bu sitedesiniz ?

hitman

ALAN WAKE

Az kaldi. Evet sanirim saklanmak en iyisi. Ama bizi bulacak bundan suphe yok. Ve tam kafanizin ustunde bir soluk hissederken uyanmak. Ruyaymis rahatlayabiliriz.

Genelde korku icerikli bir ruya gordugumuzde sonunu goremeden uyaniriz hep. Bilincaltimiz bize bu imkani vermez hic bir zaman. Belki tekrar ayni ruyaya girebilsek guzel olurdu diye kafamizdan gecirdimiz zamanlar olur. Alan ise bu ruyalardan artik cikmak istiyor.

Peki kim bu Alan?

Alan Wake cok unlu bir psikoloji-korku roman yazari. Yazilari butun dunyada taninmis ve bircok hayrani var. Bu hayranlarindan birisi de esi Alice.

Alan kendisine gosterilen ilgiden memnun ama yinede biraz kafa dinlemek istiyor. Alice’ in bir fikri var. Eglence dergilerinin birinde gordugu ve doga harikasi Bright Falls(Washington).

Alan bu yere geldikleri anda burada bir terslik oldugunu anliyor. Icini tarif edemedigi garip duygular kapliyor fakat esi Alice’i rahatsiz etmemek icin susuyor.
Geri kalan hikayeyi ise artik biz yaziyoruz. Evet onumuzdeki bir yada iki hafta yazar olacagiz. Hazirlanin!

Alan da karanlik’ in en buyuk korku unsuru oldugunu biliyor ve yazdigi korku romanlarinda bunu kullaniyor. Ama bunun kendi basina gelecegini bilse yazar miydi?

Yine onumuzde ki bir kac hafta aksamlar bize karanliktan daha fazlasini hissettirecek. Surekli isiga kacmak isteyeceksiniz ayni Alan gibi.

Alan oyuna basladiktan kisa bir sure sonra sevgilisi Alice ile tartisir ve hava almak icin geldikleri dag evinin disina cikar fakat olan o anda olur.

Sesler duyar Alice yardim istemektedir. Eve geri kosar ve Alice’ in bir sey? tarafindan suya atildigini gorur ve cesurca kendisini suya birakir Alice’ in arkasindan.

Alan bir sure sonra buyuk bir bas agrisi ile uyanir. Suya atladi ne uyanmasi ? Evet Alan ucuruma yuvarlanmak uzere olan kaza yapmis bir arabanin icinde uyanir. Isler gittikce ilginclesiyor. Daha yeni basladik.

Etraf karanlik tamda korku filmlerinde kaybolan birini bulmaya giderken icinizden soylediginiz cumle gelir akliniza. Geri don salak o oldu sen kendini kurtar.

Kahraman Alan yuruyusune baslar ilginc seyler olmaktadir. Elimizde bir el feneri ile saga sola kosturarak ne oldugunu anlamaya calisiriz ve bir benzinlik goruruz. Artik gidecemiz istikameti biliyoruz gidip hemen yardim istemeliyiz. Ama lanet olsun yol cok karanlik.

Yolda karsimiza bir kac sey cikar tam anlam vermedigimiz insan zombi birlesimi canlilar. Ilginc bir ses ise bize bunlari nasil oldurecegimizi soyler. Su ana kadar olanlara zaten bir anlam veremedigimiz icin bunuda pek umursamayiz isin asli. Bize soylenen gelen yaratiklarin ustune el feneri ile isik tutup bir nevi uzerlerinde ki buyuyu kirmak ve ondan sonra normal kotu insana donusen bu insanlari silahimizla vurmak.

Oyunun buyuk bir bolumunde kacacagimiz icin arkamizdan gelen ordulari goremeyecegiz. Nerde bir isik, lamba, fisek gorursek hazinedir bu bizim icin cunku yaratiklar isigin icine gelemez.

Oyunun ana fikri konusu boyle oyunu anlatip bu zevki yasamanizdan mahrum edemem sizi.

Oyunun grafikleri eger bilgisayariniz kaldirirsa sizi oyuna civileyip birakacak cinsten. 3rd person shooter turune giren bu oyunda konuda gercekten cok yaratici. Konu adeta size otur ve bitir su lanet olasi kitabi diyen ilham perisi gibi heyecan veriyor.

Mekan tasarimlari, insanlarin yuzleri ve hareketleri de bir o kadar gercekci ve etkileyici.

Oyunda belki de en cok hosuma giden sey oyunun sanki bir kitabi okurmuscasina bolum bolum olmasi. Her bolum bittiginde cikan muzikler ise cabasi. Belki diger bolume gecmeden o guzel muzikleri dinleyerek saatlerinizi gecireceksiniz.

Oyunun konusu, grafikleri, oynanisindan bahsettik yukarida. Bir oyun sever olarak oynamaniz gereken korku oyunlari arasinda ilk 5 te gelebilir diyorum.

-Alaaaan wake up. Alaaan wake up.
-You have to finish the story.
-Find me Alan. Find me in the dark…

Trailer :

Android Games which Developed by Me – Android icin Gelistirdigim Mobil Oyunlar

[TR]Bir suredir ugrastigim oyun motoru ile gelistirdigim oyunlar :
[EN]Games which i have been made by game engine for Android platform :

1-) Space Shooter

2-) Soccer Bounce

3-) Barcelona Gallery

4-) Galatasaray Galeri

5-) Fenerbahce Galeri

LIMBO

Evet sonunda kapiya ulastik. Artik az kaldi. Bir cok yer atlattik buyuk orumceklerden kurtulduk bizi oldurmeye calisan ama nedenini asla anlayamadigimiz insanlardan kurtulduk. Burasi son yer hissedebiliyoruz. Burayi da atladik mi kurtulduk…

Inanamiyorum nasil dustuk. Biz neler atlatmisken bu kucuk bosluktan nasil atlayamadik. Birazdan cakilmis oluruz. Ama biz ne icin bunlari yasadik amacimiz neydi. Ve altta bir karalti yer gorundu aklimiza yilbasina girerken geriye sayim geliyor. Ilginc bir cagrisim degil mi ama yapiyoruz iste. 3-2-1…

Ve uyandik biraz sokunu yasiyoruz ama ruya tabiki her zaman ki gibi cakilmadan uyandik. Biraz etkisinde kalsakta ruyanin cogunu hatirlamayacagiz bile yakinda. Aslinda merak ederiz neler oldugunu.Ya ruyada olmadiginizi bilseydiniz ve bir cocugun bu sekilde yasadiklarini siz yonlendirerek yasasaydiniz. Evet size bu yazimda bu imkani veriyorum. Buyrun bakalim.

Ama once size sunu soylemeliyim oyun tamamen siyah-beyaz. Size tavsiyem burada oyunu indirmeye baslayin zaten oyun 70 Megabyte siz bu yaziyi bitirince oyun coktan inmis olur bile 😉

Oyunun kucuk boyutlu olmasi sizi yaniltmasin oyunda mukemmel fizik motorlari var. Belki piyasada ki en iyi oyunlar kadar ve oyunun en ilginc yani Crysis oynarken bile bikabilirsiniz fakat bu oyundan kesinlikle bitirene kadar vazgecmeyeceksiniz. Oyun da amac bir cok engeli aklimizi calistirarak asmak. Tabi bunu yapmak soylendigi kadar kolay degil. Bazen buyuk bir orumcege, bazen mermilere bazen buyuk cukurlara, bazen yercekimine karsi gelmeniz gerekecek ve bunlari sadece yuruyup ziplayarak yani yon tuslari ve control tusu ile yapacaksiniz.

Aslinda oyunun bir kac kismini anlatmak isterdim ama yapamam. Sizi bu zevkten mahrum edemem. Size sunlari da soyleyim. Oyun gecen yazin en eglenceli ve yaratici oyunu secilmis durumda bir cok puanlamadan 10 uzerinden 9,5 gibi buyuleyici bir rakam aldi.

Evet cocuk yerden kakti. Saate baktiniz, hayir bu saatte uyuyorda olamazsiniz. Bu artik onun ruyasi ve kontrol sizin elinizde. Kimbilir belki sizinki de baskasindadir…

Wikipedia

Support Wikipedia

Alice – Madness Returns

       Sürekli mutlu sonla biten, iyilerin kazandığı ve kötülerin kaybettiği, herkesin sonsuza kadar mutlu yaşadığı dünyaya  ‘MASAL’ dünyası denir. Masallar arasında ki tek fark çıkardığımız derslerdir. Peki ya her şey en başından farklı olsaydı?

     Aslında kurt, kırmızı başlıklı kızı daha ilk gördüğü yerde yeseydi, prens ev ev dolaşıp ayakkkabı denettirmek yerine önüne gelenle düşüp kalksaydı sürekli içki içip 40 yaşına kadar yaşasaydı ve yatağında tek başına ölseydi ya da prenses kurbağayı öptükten sonra hastalansaydı ve ölseydi. Böylesi kulağa daha hoş ve heyecanlı geliyor değil mi?

     Böyle mutlu masallardan birinde daha yani Alice masalında Alice bir çukura düşer ve burada sevimli bir tavşan, cana yakın bir kedi ve nargile içen bilge bir solucan ile tanışır. Bu ‘HARİKALAR DİYARINDA’ harika olmayan bir şey vardır. Kötü kalpli prenses ülkeyi ele geçirir ve iskambil kağıdından askerleri ile kötülük yayar. Sonra seçilmiş kişi Alice gelir…

     Alice harikalar diyarına iner inmez bu sevimli kedileri, solucanları, tavşanları önüne ne gelirse elindeki bıçağı ile kesmeye başlar. O kadar sinirli ve öfkelidir ki onu tek ikna edebilecek bilge solucandır. Ama o da yanılır çünkü Alice delirmiş ve hafızasını kaybetmiştir.

     Tabiki bunlar şaka. Yani bir kısmı aslında. Doğru Alice hafızasını kaybetmiştir ama karşısındakiler ne sevimli bir tavşan ne sevimli bir kedi ne de bilge bir solucandır. Bunlarda en az onlar Alice kadar çatlak ve psikopattır ve tek amaçları Alice’ i öldürmektir.

     Bu da bizi oyunumuza yani ‘ALİCE MADNESS RETURNS’ e getiriyor. Bu oyun klasik Alice masalından farklı hemde çok. Aslında bu oyun 11 yıl öncesine dayanıyor. 11 yıl once  American McGee’s Alice piyasaya çıktı hemde ortalığı kasıp kavurarak. Quake 3 oyun motoru ile yapılan American McGee’s Alice gerek konusu gerekse grafikleri ile tam puan almayı başarmıştı.

     Gelelim oyunun konusuna aslında oyun 11 yıl önceki oyunun devamı niteliğinde. İlk çıkan oyunda Alice ailesini evde çıkan bir yangında kaybetmiştir ve bu yangın yüzünden kendini suçlamaktadır. Bu suçluluk duygusu hafızasında ciddi hasarlara neden olmuştur. Alice iki dünya arasında gidip gelmektedir. Gerçek dünya da içine kapanık, ezik bir karakter olan Alice harikalar dünyasında tam aksine baskın, kinder ve cani bir karakterdedir. Aklı bir gidip bir gelen Alice tek kurtuluş yolunun harikalar diyarında ki kötü kadın  Red Queen i yenmek olduğunu düşünür ve ilk oyunumuzun amacı budur. Alice Red Queen i yener ve 11 sene bu işin bittiğini düşünmemize sebep olur.

     Artık bu konunun tamamen kapandığını düşündüğümüz sıralarda Alice yeni oyunu ile ortaya çıkar. Aslında Alice’ in Red Queen’ i yenmesi bir şeyi değiştirmemiştir, hatta daha da kötü bir hale getirmiştir. Alice daha da saplantılı olmuş hafızası iyice bulanıklaşmıştır ve bunu dağıtmak yine ve yeniden bize yani size düşer. ‘O zaman ben bi Red Queen’ i yenip geliyorum’ dediğinizi duyar gibiyim fakat yeni Alice bunda düşünmüş ve yeni oyunun menüsüne eski oyunu da koymuş yani isterseniz önce ilk oyununu bitirip yeni oyuna geçebilirsiniz.

     Yeni oyunumuzun grafiklerine gelirsek grafikler gerçekten iyi aslında bu temada ki bir oyun için iyi desek daha iyi olur. Tabi ki bir Crysis değil fakat zaten oyunun yapmak istediği yani amacıda bu değil zaten. Oyun biraz daha animasyon havası vermiş olaya işi daha eğlenceli kılabilmek için ya da beklide harikalar diyarı aslında böyledir demek için kim bilir. Oyunun grafiklerinde eksi yönler de var tabi ki. Oyunda Alice’ in yürüyüşleri bazen saçma sapan haller olabiliyor ama bunun için Alice’ in yapımcılarını ne kadar suçlayabiliriz bilmiyorum çünkü Quake oyun motoru ile yapılan bütün oyunlarda bu sorun var karakter aniden yürümeye başladığında sanki kayıyor gibi oluyor. Ama bu oyun içinde çok göze batmıyor açıkçası sonuçta mahvedecek bir “Harikalar Diyarı” var ve fazla zamanımız yok.

     Oyunun oynayış biçiminden de bahsetmek gerekir sanırım biraz. Oyunda toplam 4 tane silahımız olacak ve bu silahları oyunda topladığımız dişler ile daha etkili hale getirebiliyoruz yani geliştirebiliyoruz. Ayrıca ilk oyunda da bulunan ‘Shrink’ (küçülme) modu bu oyunda çok daha ustaca kullanılmış Alice’ in eskiyi hatırlaması için gizli yerlere serpiştirilen anıları ya da dişleri toplamak için bu modu kullanmak zorundayız artık. Tabi ki bunlar isteğe bağlı isterseniz ‘Benim bunlarla işim yok amacımız yok etmek  o zaman yola devam’ derseniz saygı duyarız ve çekiliriz yolunuzdan.   

     Oyunda bölümlerin kurgusu gayet iyi olmuş. Alice bölümlere göre kıyafet değiştiriyor ve uyum sağlıyor. Ayrıca oyunda sıkça başvurulan küçük bulmacalar da var. Bunlar kutuları topla, bulmacayı çöz, sorulara cevap ver (Senin olan fakat diğerlerinin senden daha çok kullandığı şey nedir?), atla, kapıya ulaş vs gibi.

     Oyunun eksi yönlerinden bahsedelim biraz. Oyun içinde o kadar saçma şeyler ile karşılaşıyoruz ki ‘Lanet olsun. Ne halt ediyorum bilgisayarın başında bu oyunu oynayarak saatlerce’ dediğimiz çok oluyor. Fakat içimizde ki bir ses sürekli devam etmemizi söylüyor. Bazı bölümler gerçekten çok kalitesiz olmuş sanki disketten iki boyutlu bir oyun oynar gibi.

     Oyunun bir diğer eskisi de (bana göre) oyunda elimizde ki bıçağı daha aktif olarak kullanabilirdik. Sonuçta bu oyuna başlayan gerçekten bir macera bekliyor ve önünde ki yaratıkları kemiklerine ayırmak istiyor fakat karşısında bir gözü olan metal çaydanlıklar ya da kalın kabuklu yengeçler görünce tek yapabildiği bıçağı sessizce saklamak oluyor.

     Her ne olursa olsun ‘Harikalar Diyarında’ yeni bir macera bizi bekliyor ve oyuna ilk girdiğimiz andan itibaren bizi içine çekiyor. Alice bazen İngiltere sokaklarında ki pısırık yaşamına geri dönüyor fakat buraları çok büyük bir zevkle hemen bitiriyoruz. Niye mi? Çünkü işimiz yarım kaldı daha katledeceğimiz milyonlarca yaratık var ve bir an önce harikalar diyarına geri dönmeliyiz.

-Kedi: Alice sana yolu göstereceğim.

-Alice: Yapsan iyi olur.

-Kedi: Peki korkmuyor musun?

-Alice: Korkuyorum hem de çok.

-Kedi: Korkularınla yüzleşmelisin Alice.

-Alice: Ondan değil aptal kedicik sonunda öldürmek için seni bulamayacağımdan korkuyorum!

God Of War – 3

     Selam ben Kratos. Sparta ordusunun en onemli savascisi. Son 20 savasta kac insan oldurdugumu hatirlamiyorum. Bazen kabuslar göruyorum kucuk cocuklar, evet onlar kaçıyor, annelerini ariyorlar artik ailesizler ve uyaniyorum kendime lanet okuyorum onlari neden sağ bıraktın Kratos! 

     Ve bir baska savas barbarlara karsi ama bu sefer farkli. Aslinda ben yine ustume duseni yapiyorum ama arkamda ki ölümlü salaklar imkan olsa onlarida oldururum. Sonunda yakalaniyorum, inanmasi zor ama artik olume cok yakinim ama daha kaybetmeye alisik degilim en azindan bu seferlik. Bende butun gucumle sesleniyorum. “Ares ruhum senin bu savasi kazanmama izin ver yeter!” ve gök gürültüsü inanilmaz bir yağmur yerde sallaniyor 5 dakika neler oldugunu anlamiyorum anladigimda ise savas alaninda sadece ben varim herkes olmus. “Madem oyle artık emrindeyim Ares”.

     Artık onun için savaşıyorum. Çok daha güçlüyüm, yenilmezim kaybetmek diye bir sey var mi onu bile unuttum. Ares’in bu kadar acimasiz oldugunu bilmiyordum, Gözünü Atina’ya (Tanrilar’in Diyari) dikecek kadar deli oldugunu da.

     Neyse ki Tanrilar bana bir sans sundu Ares’i oldurursem butun gunahlarimi affedeceklerini ve bana hayal edebilecegimden cok daha buyuk bir guc vereceklerini soylediler. Reddedilmez bir teklif. Artik tek amacim Pandora’nin kutusunu bulmak ve Ares’in yanina tesekkur icin gitmek. Bulmasi zor olsada babam isin icine girince bulmak kolaylasti ( Zeus benim babam soyledim mi bilmiyorum bu aralar aramiz bozukta). Ve Ares öldü. Yapmasi anlatmaktan cok daha uzun ve keyifliydi acikcasi.

     Tanrilar sozunu tuttu Ares’i oldurdugum icin yeni savas Tanrisi benim artik. Bu kadarini da hayal etmemistim acikcasi ama artik ordulari ben yonetiyorum. Oturdugum yerden ordularimin Rodos’a girisini goruyorum ayni benim barbarlarla savastigim gunde ki gibi kasvetli bir hava var. Sonucta degismiyor ordum yenilmek uzere ama buna izin veremem asagi atliyorum ben Tanriyim yenilmezim fakat babam bana kizmis asagilik herif zaten hic bir zaman kanim isinmadi. Ben etrafi yerle bir ederken geliyor ve omzuma konuyor. Benim gucumun cogunu alip orada duran bir heykele veriyor. Fakat bilmiyor ki hayatimda her zaman sanattan nefret ettim. Bir sure sonra heykelden cesitli vazolar yaparak Tanrilara yolluyorum artik tek amacim onlari oldurmek.

     Zeus’u buldum sonunda. Oldurmeye cok yakinim artik onumde duruyor gucsuzlestirdim kilicim havada ve indiriyorum inanilmaz bir kan sicriyor yuzume ama sicakligindan anliyorum bu onun kani degil gozlerimi aciyorum. Bu Athena, kardesim oldugunu son nefesinde ogreniyorum. Etrafa bakiyorum Zeus kacmis madem oyle Atina’ya geliyorum. Ama tek basima olmaz.

    Titanlarla arkadas oluyorum. Gerçekten güçlü dev varlıklar ama onlarda ölümlü korku var taştan kalplerinde bunu hissedebiliyorum. Atina’ya dogru yola ciktik artik geri donusu yok ve hikayemiz basliyor.

     Evet God of War serisinin ilk iki oyunu kisaca boyleydi. Kisa surede kitleleri pesinden surukleyen oyun ucuncusuyle de tarihe adini altin harflerle yazdiriyor. Playstation 3 almak icin guzel bir sebep;)

     Ucuncu oyunumuz’ un grafikleri cok daha gercekci ve oynanis bicimi cok daha zevkli. Eski iki oyunda oyunlarin sonlarinda Tanrilar ile karsilasiyorduk bu oyunda her sahnede birisi ile karsilasiyoruz. Hades, Su tanrisi, Herkul,  Ra, Zeus ve digerleri. Her oldurdugumuz tanridan bir hediye aliyoruz ve oyunun bir cok kisminda kullaniyoruz.

     Cok daha acimasiziz. Hapishane’den kurtardigimiz kizi gozumuzu bile kirpmadan bir mekanizma’ya baglayip kemiklerine ayirdiktan sonra acilan kapidan arkamiza bakmadan gecip gidecek kadar hemde. Oyunda bir cok kisi ile tanisiyoruz fakat hicbiri arkadasimiz degil arkadasta istemiyoruz zaten. Bir cogu bizi oldurmek istiyor fakat tek yapabildikleri isimizi daha da kalaylastirmak, ucubeler.

     Oldurdumuz dusmanlardan sagladimiz kanla  kiliclarimizin seviyesini artiriyor ozel guclerimizi daha da gelistiriyoruz. Bunu surekli yapmanizi tavsiye ederim cunku oyun gittikce zorlasiyor. Oyunun basina oturdugunuzda kalkma istegi gelmiyor bir turlu. Tam 10:23 saat oynayis suresi ile bitirdim oyunu bu da yaklasik 2 gunumu aldi ama her saniyesine degdi acikcasi 🙂

     Kratos’u kontrol artik cok daha zor ve gercekci. Bazi bolumlerde cildiracak duzeye gelebiliyoruz ozellikle en zor modda oynarsak. Oyunda hersey cok hizli gelisiyor oyun basliyor 5 dakika sonra bir bakmisiz su tanrisi’nin gozlerini cikariyoruz. Bu da bizi oyuna ilk anda kitliyor.

     Oyunda titanlarlada dusman oluyoruz. Cok uyumlu biri degiliz maalesef. Katlettiklerimiz arasina bir kac titan da ekleniyor boylece. Buyuk yaratiklar her zaman ilgisini cekiyor Kratos’un. Oyunda surekli karsimiza cikan bir bayan bize yardim ediyor. Zeus’a giden yolu emin adimlarla ilerlememizi sagliyor. 

    Su tanrisi’ni olduruyoruz sular yukseliyor, Hadesi olduruyoruz ruhlar serbest kaliyor, Gunes tanrisi’ni olduruyoruz kuraklik geliyor. Yani kisaca oldurdugumuz her tanridan sonra isler daha da kotuye gidiyor ama biz yilmiyoruz oyunun basinda da haykirdigimiz gibi “My Vengeance starts now” (Öç almaya şimdi başlıyorum) 😉

     Ben Kratos babam simdi karsimda gozunde ilk defa korku goruyorum. Dizleri uzerinde artik onun onune atlayip onu olumden kurtaracak kimse kalmadi. Kilicim elimde…

    My vengeance ends now what about yours? (Benim öcüm bitti ya seninki).