Sürekli mutlu sonla biten, iyilerin kazandığı ve kötülerin kaybettiği, herkesin sonsuza kadar mutlu yaşadığı dünyaya ‘MASAL’ dünyası denir. Masallar arasında ki tek fark çıkardığımız derslerdir. Peki ya her şey en başından farklı olsaydı?
Aslında kurt, kırmızı başlıklı kızı daha ilk gördüğü yerde yeseydi, prens ev ev dolaşıp ayakkkabı denettirmek yerine önüne gelenle düşüp kalksaydı sürekli içki içip 40 yaşına kadar yaşasaydı ve yatağında tek başına ölseydi ya da prenses kurbağayı öptükten sonra hastalansaydı ve ölseydi. Böylesi kulağa daha hoş ve heyecanlı geliyor değil mi?
Böyle mutlu masallardan birinde daha yani Alice masalında Alice bir çukura düşer ve burada sevimli bir tavşan, cana yakın bir kedi ve nargile içen bilge bir solucan ile tanışır. Bu ‘HARİKALAR DİYARINDA’ harika olmayan bir şey vardır. Kötü kalpli prenses ülkeyi ele geçirir ve iskambil kağıdından askerleri ile kötülük yayar. Sonra seçilmiş kişi Alice gelir…
Alice harikalar diyarına iner inmez bu sevimli kedileri, solucanları, tavşanları önüne ne gelirse elindeki bıçağı ile kesmeye başlar. O kadar sinirli ve öfkelidir ki onu tek ikna edebilecek bilge solucandır. Ama o da yanılır çünkü Alice delirmiş ve hafızasını kaybetmiştir.
Tabiki bunlar şaka. Yani bir kısmı aslında. Doğru Alice hafızasını kaybetmiştir ama karşısındakiler ne sevimli bir tavşan ne sevimli bir kedi ne de bilge bir solucandır. Bunlarda en az onlar Alice kadar çatlak ve psikopattır ve tek amaçları Alice’ i öldürmektir.
Bu da bizi oyunumuza yani ‘ALİCE MADNESS RETURNS’ e getiriyor. Bu oyun klasik Alice masalından farklı hemde çok. Aslında bu oyun 11 yıl öncesine dayanıyor. 11 yıl once American McGee’s Alice piyasaya çıktı hemde ortalığı kasıp kavurarak. Quake 3 oyun motoru ile yapılan American McGee’s Alice gerek konusu gerekse grafikleri ile tam puan almayı başarmıştı.
Gelelim oyunun konusuna aslında oyun 11 yıl önceki oyunun devamı niteliğinde. İlk çıkan oyunda Alice ailesini evde çıkan bir yangında kaybetmiştir ve bu yangın yüzünden kendini suçlamaktadır. Bu suçluluk duygusu hafızasında ciddi hasarlara neden olmuştur. Alice iki dünya arasında gidip gelmektedir. Gerçek dünya da içine kapanık, ezik bir karakter olan Alice harikalar dünyasında tam aksine baskın, kinder ve cani bir karakterdedir. Aklı bir gidip bir gelen Alice tek kurtuluş yolunun harikalar diyarında ki kötü kadın Red Queen i yenmek olduğunu düşünür ve ilk oyunumuzun amacı budur. Alice Red Queen i yener ve 11 sene bu işin bittiğini düşünmemize sebep olur.
Artık bu konunun tamamen kapandığını düşündüğümüz sıralarda Alice yeni oyunu ile ortaya çıkar. Aslında Alice’ in Red Queen’ i yenmesi bir şeyi değiştirmemiştir, hatta daha da kötü bir hale getirmiştir. Alice daha da saplantılı olmuş hafızası iyice bulanıklaşmıştır ve bunu dağıtmak yine ve yeniden bize yani size düşer. ‘O zaman ben bi Red Queen’ i yenip geliyorum’ dediğinizi duyar gibiyim fakat yeni Alice bunda düşünmüş ve yeni oyunun menüsüne eski oyunu da koymuş yani isterseniz önce ilk oyununu bitirip yeni oyuna geçebilirsiniz.
Yeni oyunumuzun grafiklerine gelirsek grafikler gerçekten iyi aslında bu temada ki bir oyun için iyi desek daha iyi olur. Tabi ki bir Crysis değil fakat zaten oyunun yapmak istediği yani amacıda bu değil zaten. Oyun biraz daha animasyon havası vermiş olaya işi daha eğlenceli kılabilmek için ya da beklide harikalar diyarı aslında böyledir demek için kim bilir. Oyunun grafiklerinde eksi yönler de var tabi ki. Oyunda Alice’ in yürüyüşleri bazen saçma sapan haller olabiliyor ama bunun için Alice’ in yapımcılarını ne kadar suçlayabiliriz bilmiyorum çünkü Quake oyun motoru ile yapılan bütün oyunlarda bu sorun var karakter aniden yürümeye başladığında sanki kayıyor gibi oluyor. Ama bu oyun içinde çok göze batmıyor açıkçası sonuçta mahvedecek bir “Harikalar Diyarı” var ve fazla zamanımız yok.
Oyunun oynayış biçiminden de bahsetmek gerekir sanırım biraz. Oyunda toplam 4 tane silahımız olacak ve bu silahları oyunda topladığımız dişler ile daha etkili hale getirebiliyoruz yani geliştirebiliyoruz. Ayrıca ilk oyunda da bulunan ‘Shrink’ (küçülme) modu bu oyunda çok daha ustaca kullanılmış Alice’ in eskiyi hatırlaması için gizli yerlere serpiştirilen anıları ya da dişleri toplamak için bu modu kullanmak zorundayız artık. Tabi ki bunlar isteğe bağlı isterseniz ‘Benim bunlarla işim yok amacımız yok etmek o zaman yola devam’ derseniz saygı duyarız ve çekiliriz yolunuzdan.
Oyunda bölümlerin kurgusu gayet iyi olmuş. Alice bölümlere göre kıyafet değiştiriyor ve uyum sağlıyor. Ayrıca oyunda sıkça başvurulan küçük bulmacalar da var. Bunlar kutuları topla, bulmacayı çöz, sorulara cevap ver (Senin olan fakat diğerlerinin senden daha çok kullandığı şey nedir?), atla, kapıya ulaş vs gibi.
Oyunun eksi yönlerinden bahsedelim biraz. Oyun içinde o kadar saçma şeyler ile karşılaşıyoruz ki ‘Lanet olsun. Ne halt ediyorum bilgisayarın başında bu oyunu oynayarak saatlerce’ dediğimiz çok oluyor. Fakat içimizde ki bir ses sürekli devam etmemizi söylüyor. Bazı bölümler gerçekten çok kalitesiz olmuş sanki disketten iki boyutlu bir oyun oynar gibi.
Oyunun bir diğer eskisi de (bana göre) oyunda elimizde ki bıçağı daha aktif olarak kullanabilirdik. Sonuçta bu oyuna başlayan gerçekten bir macera bekliyor ve önünde ki yaratıkları kemiklerine ayırmak istiyor fakat karşısında bir gözü olan metal çaydanlıklar ya da kalın kabuklu yengeçler görünce tek yapabildiği bıçağı sessizce saklamak oluyor.
Her ne olursa olsun ‘Harikalar Diyarında’ yeni bir macera bizi bekliyor ve oyuna ilk girdiğimiz andan itibaren bizi içine çekiyor. Alice bazen İngiltere sokaklarında ki pısırık yaşamına geri dönüyor fakat buraları çok büyük bir zevkle hemen bitiriyoruz. Niye mi? Çünkü işimiz yarım kaldı daha katledeceğimiz milyonlarca yaratık var ve bir an önce harikalar diyarına geri dönmeliyiz.
-Kedi: Alice sana yolu göstereceğim.
-Alice: Yapsan iyi olur.
-Kedi: Peki korkmuyor musun?
-Alice: Korkuyorum hem de çok.
-Kedi: Korkularınla yüzleşmelisin Alice.
-Alice: Ondan değil aptal kedicik sonunda öldürmek için seni bulamayacağımdan korkuyorum!